26 Şubat 2012 Pazar

Sessizlik Kuleleri

Ne zamandır sessizlik kulelerinden bahsetmek istiyorum ama hem işten güçten, hem de hakkını vererek yazamayacağım korkusundan kaçıyorum. Daha da ertelersem kendim unutacağım. En iyisi bir yerden başlamak. 



İran'da dahme olarak anılan sessizlik kulelerine ne desem bilemiyorum. Zerdüşt mezarı demek ne kadar doğru, emin değilim, çünkü mezarda meftayı gömüp üstüne toprak atarlar. 



Dahme, coğrafi koşullardan kaynaklanan bir yöntem. Çölde yeri kazıp ölüyü gömmek çok zor. Hele kışları toprak donunca bu iyice imkansızlaşıyormuş. Bu yüzden şehirlerin dışına yüksek kuleler inşa edilmiş. Ölüler bu kulelere çıkartılır, kulenin üzerindeki yuvarlak platformda akbabalara bırakılırmış. Akbabalar ölülerin etlerini yedikten sonra kalan kemikleri, alanın ortasındaki derin boşluklara süpürülür ve limon esaslı bir asitte eritilirmiş.  

Rehberin anlattığına göre, akbabaların midesindeki salgıların mikropları yok ettiğini düşünüyorlar. Böylece o sıcakta ölülerin çevreye hastalık yayması engellenmiş oluyormuş. 


Sessizlik kulelerinde iki tane bekçi ve bir köpek olurmuş. Cenaze alayı kuleye çıkıp ölüyü bir odaya bırakırmış. O odada ölü bir süre bekletildikten sonra göğsünün üzerine bir ekmek bırakılırmış. Özel olarak yetiştirilmiş köpek, o ölünün göğsündeki ekmeği yerse, adam gerçekten ölmüş sayılırmış. O zaman da o bekçiler ölüyü platforma çekip akbabalara bırakırlarmış. 

Kulelerin aşağısında ise yukarıda görünen gibi yapılar var. Bunların bir kısmı hamam. O sıcakta cenaze taşıyanların yıkanıp şehre mikrop taşımamaları için. 

1979'daki devrimden sonra sessizlik kulelerinin kullanılması yasaklanmış. Artık Zerdüştler de bizim bildiğimiz mezarlara gömülüyor. Yukarıdaki fotoğrafları çektiğim Yezd'deki dahmelerin hemen karşısında Zerdüşt mezarlığı var. Zaten bu dahmenin son bekçilerinden biri de şimdi bu mezarlara bekçilik ediyor. 




1 yorum: