18 Mayıs 2012 Cuma

Palmyra Hotel - Baalbek, Lübnan



Geçen yıl yeniden Lübnan'a gittiğimde, DSLR makinemi alalı bir iki ay olmuştu ve makineye pek hakim değildim. Hala da değilim gerçi. Yine de fotoğraflar konusunda en çok üzüldüğüm gezim oldu. Ondan öncesinde en azından kompakt makineyle net fotoğraflar çekebiliyordum. Havanın da kapalı olduğu bir dönemde gittiğimden, bu gezinin fotoğrafları genelde flu. Aralardan nispeten net olanlarını seçip kullanayım dedim. 

Odadan Jüpiter Tapınağı
Baalbek, Lübnan'da, Beyrut'un doğusunda. Lübnan'ın en iyi korunmuş Roma kalıntılarına ev sahipliği yapıyor. Baalbek'ten sonra daha uzun uzun bahsetmeyi planladığımdan, şimdilik bu kasabadan değil de o kasabadaki bir otelden bahsedeyim istedim. 


Palmyra Hotel, Baalbek'teki bu Roma kalıntılarına bakan 100 küsur yıllık bir otel. 1874 yılında Perikili Mimikakis adlı Yunan işadamı tarafından yaptırılmış. Osmanlı paşalarından Alman İmparatoru II. Wilhelm'e, zamanın müzisyenlerinden ressamlarına kadar  sayısız önemli konuğu olmuş. Zaten otelin girişinde de II. Wilhelm'in bir resmi var. Yukarıdaki fotoğrafta ortada hayal meyal görülüyor. Hatta 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi karargahı olarak kullanılmış. 


Bu fotoğraf iyice beter, ama elden gelen bir şey yok. Bu fotoğraf, otelin ilk katında, restorana doğru giden holden. Konukların fotoğrafları veya resimleri var duvarlarda. Albert Einstein, Herbert von Karajan, Ella Fitzgerald... Jean Cocteau'nun çizimleri de var duvarlarda. 

Jean Cocteau'nun çizimlerinden biri
Bana, Mustafa Kemal Atatürk'ün kaldığı iddia edilen odayı veriyorlar. Osmanlı subayı iken o da kalmış bu otelde. 

Zamanında Atatürk'ün de kaldığı söylenen odam
Otel yönetimi, konukların hangi odada, hangi tarihlerde kaldıklarının kaydını tutmamış ne yazık ki. O yüzden Mustafa Kemal'in otelde kaldığından emin olsak da, oda rivayete dayalı. Yine de Jüpiter tapınağına bakan bu odadan gayet memnunum. 

Otelde hangi odada kaldığından emin oldukları tek konuk, Charles De Gaulle.  Aşağıda da onun odasının ve yatağının fotoğrafı var. 

Charles de Gaulle'nin odası
1930-1940lardaki haliyle kalmış otel. Yol arkadaşım da, Agatha Christie romanlarından fırlamış gibi duran bu otele bu yüzden getirmek istemiş beni. Ben el işi dantel yatak örtülerine bayılıyorum. 

Dantel yatak örtüleri
Anlattığım gibi, odalar en geç 1940lı yıllarda kalmış. Yataklar, yastıklar eski usul. Banyodaki küvetler, musluklar bile. Sırf o anı yaşamak için bile kalınır. Artık yavaş yavaş dökülmeye başlamış olsa da. İki kişilik oda fiyatı, biz gittiğimiz dönemde 85 Amerikan Doları'ydı. Sanırım sezonda biraz daha artıyor. 

Üst katta, De Gaulle'ün odasının önündeki oturma alanı.
Çalışanları da o dönemlerden kalma sanki. 60-70 yaşlarında adamlar odaları düzeltiyor, garsonluk yapıyor. Hatta yol arkadaşıma, bu garsonların fotoğraflarını çekmenin zor olduğu, çünkü aslında hayalet olduklarına dair bir hikaye bile anlatmışlar. Denemek için ben de birinin fotoğrafını çekiyorum. Dedikleri gibi flu çıkıyor. Ama diğer fotoğraflarım da bayağı flu çıktıklarından, bu hikayenin doğruluğunu teyit edecek insan olmadığıma karar veriyorum. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder